Su


Aynada su kendine baktı
sildi aynayı gene baktı
bir delik deldi aynada
aktı gitti aşağılara
aktı aktı değmedi karaya
hep aktı içindeki kuyuya.


Dilek Değerli
(Gece Kelebeği'nden)



                                                                      

Dolunay Yolculuğu


Atın yelesine gizlenir kaos
şehir eşkiyalarından kaçıp.
Özgürlük yapraklarla çıkar,
yolculuğa her gece.
Soluk benizli kızlar,
kutsal aşkı bekleyedursun
kelebek renkli bahar gecesinde.
Aşık, yalnızlığını doldurur şişelere
Ölüm, korkak avcının gölgesinde,
sonunda gelecekti beklenen.
Fırtına bile kımıldatamaz içindeki taşı.

Kuytularda uyur dolunay yolcusu,
boyaları döker ormanın üstüne.
İkiye bölünür mor akrep;
yarısı ölüme gider,
yarısı aşka.


Dilek Değerli
(Salyangoz İzi'nden)

Kanat

Ruhunu yıkayan mermer serinliğinde
ipek mendilimle
sildim kadınların göğüslerinden akan kanı,
sildim damlayan asitli anıları.
Müziği bir kutuya hapsetmek yerine
dinledim, dinledim, bitirdim çinko notaları.
Mürekkep balığı gibi püskürttüm
içime yapışan yengeç sözcükleri
Püskürttüm karanlık geçitlerimden
geçemeyen tedirgin trenleri.
Evinden kaçan salyangoz,
denizin nefesini getirdi kulağıma.
Kelebek titreşimli
kemik kadar dayanıklı
deniz çiçeği açtı
kalbimdeki yeşil kayada.

Bedenim dar geldi ruhuma
çıkardım kılıfımı.
Ayaklarımı uçuruma fırlattı rüzgâr,
saydam bir kanat getirdi
düş ve renk suyunda ıslanmış.
Fırtınaya teslim olan bir yaprak gibi
tozlarımı silktim karlı dağlarda.
Kendi büyümü yaptım
iki tutam okyanus tuzu, bir çöl serabı
iki pamuk bulut, bir tutam yanardağ lavı.

İçimden geçti sessiz kanat.

Dilek Değerli
(Gece Kelebeği'nden)

Geçiş


İki dağ arası hayat.

Geçiş köprüden ya da sudan…

Kurbağaları güneşe bırakıp
gökyüzünden geçmeye kalkışan
uçarı bir nehirdi aşk.


Rüzgâra konan damla mıydı tutku?
Yağmurun evini arayan ateş miydi şüphe?
Kırık sesli tozlu plakların ortasına düştü
karıncalanan aşkın ayetleri,
söndürdü dağın içindeki arzuyu.
Hüzün düğümünü açınca,
silkeledi aşk, düşlerini ağacından.


İki bulut arası ölüm.

Fırtınanın oyduğu mağaraya
definelerini gömerken aşk kuşu
büyülü bir dizenin harflerini
kokluyor sanki.
Fısıldıyor uçmanın ve
bulutta durmanın sırrını
dallarından kaçmaya hazır
gezgin bir mevsim gibi.

Dilek Değerli

(Gece Kelebeği'nden)

Sessiz Duvar


Gözleri görmeyen bir ata biner,
ruhunda bir tutam ateşten sözcükle,
yaşar geçmişteki tüm geceleri.
Dalgalar ve çimen kokusu tanık günaha.
Kül renkli kedi sürtünür ayak bileklerine,
müzik, susturur hıçkıran kadını.
Oysa tüylerin ürpermesi durdurulamaz.
Sahildeki kumlar, sıkılınca canları
çağırırlar fırtınayı.

Bir hayaletin soğuk mızıkası eşliğinde,
eğlenirler bütün gece sarmaşdolaş.
Bir çekirge mırıldanır şarkıyı,

uzakta tüten bir baca şapkasını çıkarır,
selamlar kadını.

Rüzgara verir katranlı aşkını,
kadın sessiz bir duvar şimdi,
yıkılmaya korkan.
Taş duvarı kaplayan çimenler
mutlu.

Dilek Değerli

(Salyangoz İzi'nden)