Beyaz Kırılınca

           
Susar fısıltılar,
bıçak kadar parlak
köpürür deniz, geceye
bir kapı yüzer nefes nefese
renklerin dansından doğar beyaz
 
Gölgeleri deler kedi gözü
kum saatini devirir rüzgâr
beyaz kırılınca siyahta
boynunu eğer dalga
kapanır içine şarkı
bir sarhoş histir
dalganın içinde kalan.
 
Boynu bir ılık nefes bekler
içinde artan yükün taşında,
ruhu Van Gogh’un renklerinde yangın
aklı cam kırıklarında cinnet.
 
Taşıyamaz hiçbir damar                        
acının siyah çığlığını
patlar dümdüz bir suya,
kadının gözünden akan; deniz
içinde çoğalan yine deniz,
kapısına uzanıp
sıcak renkler doğurur vadilerce.
 
Dilek Değerli
(Yorgun Ruhlar Korosu'ndan)


   


 
                 

Yorgun Gemi


Açıldı içeriye pencere
siyah bir kuğuydu gece,
gözlerindeki suskunluğu
susturdu hüzün yorgunu,
düşe yazan örümcek ağını bozdu.

Ağlıyordu kayıp zamanlar
pencerenin dışında.

Gözlerinin içine çekip geceyi
açıldı gemi kelebek denizine,
kanayan köklerini kesen kaktüs gibi
döktü cinnetini ormanın üstüne.
                        
Ayrı ayrı gidiyordu
hayatın ipleri sudan yolda
ıslandıkça içine kıvrılan
bir gölgeydi soğuk yara.
                   
Zamanın çivili dilinde
gemi artık yalnızca durmak
durup dalgayı yormak,
kayadan yontulmuş
bir şiir olmak istiyor.

Dilek Değerli
Şiirsaati 13.sayı
(Yorgun Ruhlar Korosu'ndan)

Aşkyüzü


Kapı açılır içeriye
uyurken bile
uyanıklık içerdekinin örtüsü.

Kalbin koridorlarında dizili
taşlaşmış düş cesetleri
yankılanıyor döşemede kanat sesleri

Dışarıdaki zehirli çıngıraklardır
kapıyı kapattıran,
oda taşır aşkyüzünü yastığa
hayâlsuyuna dalmaya.

Boyalar dökülür tavandan
hercailer akar üstümüze
biraz sarı biraz mor.

Duvarlar, pencere açar aşkyüzünde
alır gölgelerini kalbin
durgun ışığın kıyılarına.

Kenarlarını çoğaltır oda
şekil değiştirir sabaha dek
aşk rengine boyar duvarları
soldaki şarabi, sağdaki kurşuni.

Dilek Değerli
(Yorgun Ruhlar Korosu'ndan)