YAZILARIM-- Şiir Denince

ŞİİR DENİNCE



Dilek Değerli


Hegel’e göre güzel sanatların en üstünü ve en zor olanı şiir sanatıdır. Şiir tanımlanabilir mi? Şiir nedir? Şairlere göre şiir nedir? Bu soruları yanıtlamak belki de olanaksız ama kendi şiir yazma deneyimlerinden yola çıkarak şiir yolculuğunu, şiir yazmanın dayanılmaz acısını ve mutluluğunu en iyi anlatacak olanlar da İbni Sina’nın söz sultanları dediği şairlerdir. Eski Roma da şairlere ermiş ya da evliya anlamına gelen Vates diyerek yüceltirlerken, bugün bizim toplumumuzda şairler aşağılanıyor, şiir kitapları okunmuyor ve bazı yayınevlerince basılmıyor. Kanına şiir girmiş azınlıktaki şiirkolikler için yazarların, şairlerin şiir üzerine söylediklerini, damıtılmış özsularını derlemeye çalıştım.


Goethe’ye göre;


“Şiir yazmayı anlamak isteyen
şiir ülkesine gitmeli;
şairi anlamak isteyen
şairin ülkesine gitmeli.”


“Büyük şairin gücü, onun gerçek ve yalandan bizi büyüleyen üçüncü bir şey yaratmasıdır.”


“Bilseniz ki şair sözleri
Cennet kapısı etrafında
Yavaşça kapıyı tıklatıp uçuşurlar;
Diledikleri sonsuz hayattır.”




Baudelaire, “Acı soyluluğun olduğu kadar yaratıcılığın da gereğidir: İçten gelen her şiirin kaynağı, melankolidir.” “Sağlıklı bir insan yirmi dört saat aç kalabilir ama şiirsiz asla…”der.


“Şiir okumaksa, hele büyük ozanların şiirlerini, tadını çıkararak, anlamını iyice duyarak okumaksa, kişiyi gerçek bir “insan” kılar. Geceyi, gündüzü, tüm gerçekleri görmekle bize güç verir.” “Şiir hem soru, hem yanıttır. İçeriğinde her ikisi de vardır. Kendi sorar ozan, kendi yanıtlar. Kimi şiirler önceden sorulmuş soruların yanıtıdır. Kimi şiirler de çok sonraları yanıtı verilecek sorulardır.”diyor Oktay Akbal


“Benim için şiir kışkırtmanın çanları çaldığında zamanın tersidir. Benim için şiir, sözcüklerin yasak olanın ilanını, anlam ya da anlamsızın serüvenini ifade ettiği kadar, söylediklerinin tam tersini de dile getirdiği noktada, günün inkarıdır.” “Şiir sanatı, eksiklikleri güzelliklere çeviren bir simya bilimidir” diyor Aragon.


“Şiir bir yaratmadır; evet, ama yüz bin yıllık araçlarla bir yaratma. Bir ozan her dizesine kendi yaptığı dilden, kendi yaptığı dilbilgisinden kata kata en sonunda hem büyük dilini, büyük dilbilgisini yaratır; hem okuyucusunu oralara ulaştırır.” diyor Fazıl Hüsnü Dağlarca.


Robert Frost için “Bir şiir boğazdaki bir yumruyla başlar.” “Sıcak sobanın üzerindeki bir buz parçası gibi, şiir kendi eriyişinde gezinmelidir.” “ bir duygu, düşüncesini bulduğunda ve düşünce sözcüklerini bulduğunda o, şiirdir.” “Bir şiir hazla başlar ve akılla biter.”


“Şiir bir söz zanâatıdır, söz bakırcısı olmak gerekir.Sözcüklerin bakırını dövmek.” der Ceyhun Atuf Kansu.




Valéry’e göre, “Gerçek şiirin, asıl sanat eserinin kendi varlığından başka bir amacı yoktur. Kendisinde başlar kendisinde biter. Bütün soyluluğu buradan gelir.”


“İlk dize tanrı vergisidir. ondan sonrası da çaba.” Bir şiir hiç bitmez, yalnızca terk edilir.” “Şiir, zamana direnen şeydir.”




“Bazı şairlerin ölümüne yanarız, ancak onların şiirleridir ki, yıllar sonra soğuklarda gene ısıtır bizi.” diyor Behçet Necatigil.


Mallarmé için “Şiir, sözcükler dinidir”


Pablo Neruda, “Şiir, tarlaları sulayacak ve açlara ekmek verecektir. O, olgun başaklar boyunca dolanacaktır. Seyyahlar susuzluklarını onda gidereceklerdir ve o, insanlar ne zaman çalışsalar ve ne zaman dinlenseler şarkısını söyleyecektir. Onları birleştirecek, halklar arasında akacaktır. O, yaşamın üremesini köklere taşıyarak vadiler açacaktır. Şiir, şarkı ve berekettir. Şiir, gizlenmiş dölyatağından çıkar ve bereket saçarak, şarkılar söyleyerek akar. O, kabaran sularıyla enerji yaratır, öğütülen unda, tabaklanan hayvan derisinde, kesilen odunda, kentlere verilen ışıkta işlevini sürdürür. Yararlıdır ve yatağı boyunca akarken bayraklar bulmak için uyanıktır: festivaller şarkı söyleyen suyun kenarında kutlanır.”“Şiiri kim öldürebilir? Şiir kedi gibi yedi canlıdır. İşkence ederler, sokaklarda süründürürler, alay ederler, dört yanını duvarlarla çevirirler, sürgüne yollarlar fakat o bunları yaşar, sonunda tertemiz bir yüzle ve gülümseyerek çıkar ortaya.” “ Şiiri yöneten tek bir şair yoktur.” “Şair kaba güç dışında, anayurdundan sökülüp atılamaz. Bu koşullarda bile, kökleri okyanusun ötelerine uzanmalı, saçtığı tohumlar rüzgârın esişini izlemelidir:anayurdunda tekrar can bulmak için. O, akılcı ve içtenlikli, gerçek bir yurtsever olmalıdır. Şair yuvarlanan bir taş değildir. İki kutsal görevi vardır: gitmek ve geri dönmek.” der.




Turgut Uyar’a göre, “Şiir, matematik gibi kolaydan baş kırılıp öğrenilmez. Kolaylık, bir beğeni olarak yerleşiverir insanın kişiliğine, sonra da kolay kolay değiştirilemez.”




“Bir şair, dünyaya bir erkeğin bir kadına baktığı gibi bakar” diyor Wallace Stevens.




“Şiir sanat türlerinin en ilkeli, kuralları en saptanamamışı, değişikliğe en çok gerekseme duyuranıdır. Bu nedenlerle de belki sanat türlerinin en güç yaratılanı ve herkesçe en çok özenilenidir. Kimse kolay kolay, örneğin romancı, besteci olduğuna inanmaz da hemen pek çok kimse şiir yazabildiğine, ozan olduğuna inanır. Şiirin yazanlar sayısınca okuyanı olsaydı, ozanlar da öbür sanatçılar gibi alıcı bulur, para ve onur kazanırlardı.” “Benim için önemli olan, sanatçının aynaya baktığında, ya da çevresine baktığında gördüğü şeyi, kendi insan kalbi açısından yansıtmasıdır.” “Kanıma göre birikim her sanat alanında çok önemlidir. Ama birikimin etkisi şiirde bambaşkadır. Şair bir maraton koşucusu gibi olmalıdır.” der Cahit Külebi.




Emily Dickinson, bir şiirinde,


“Yaz Göğünü görmek
Şiirdir, hiçbir zaman bir kitapta kalmadığından
Gerçek Şiirler kaçıp giderler” diyor.




“Şairlik verem gibidir, kanser gibidir, şairin hayatı bir cehennem gibidir.” “Şairlik büyük bir mutsuzluktur. Ben dünyayı yazmak istiyorum, böyle bir şey olabilir mi diyorum. Dünyada ne varsa yazmak istiyorum. Bu yaşamayı elimden alıyor, ne demek yani bütün dünyayı yazmak?
Yani ben kendi başıma oturup herhangi bir kaktüse, zakkuma rahatça bakamıyorum. Şair böyle bir adam.” “Ustalık kazanılır; ama çocuk olmak yitirilirse, şiirin büyük damarlarından biri yok olur.” diyor İlhan Berk.




“Şiir, damıtılmış hayattır” der Gwendolyn Brooks.


Cemal Süreya’ ya göre, “Şiir. ‘Anayasaya aykırıdır’, doğanın ahlakı kovduğu yerdedir, yasa dışıdır.”


“Şiir, bozulmuş olanı güzelleştiren bir aynadır.” diyor Percy Shelly.


“Düş olmazsa şiir olmaz. Şiir olmazsa bu yaşama katlanılmaz.” der Pasteur Valiery Radot.


Abidin Dino’ya göre; “Halis şairin lafı kalelerden daha fethedilmez bir nesnedir. Başka türlüsüne rastlarsanız, gördüğünüz ve duyduğunuz şiir değil kalpazanlık mahsulü bir tekerlemeden ibaret. Hakiki şair geleceklere mektup yazmakla meşgul; geleceklere hepiniz namına en güzel mektubu postaya attığından dolayı şaire teşekkür etmeliyiz.” “ Kelimede saklanan usarenin(özsuyun) en gizlisini, kuvvetin en şiddetlisini bilen en hakiki şairle bir peygamberin arasındaki fark, birinin yalnız, diğerinin bir kitle ile beraber dünyayı değiştirmek istemesindedir.”


“Dahiyane şiir, anlaşılmadan önce iletişim kurabilir.” diyor T. S. E liot.


Özdemir İnce, Bir Şiir Nasıl Başlar şiirinde;


“Şiir denen şey incir sütünün soluk kesen kokusuyla başlayabilir


yani sana bağımlı bir şey, burnuna, o kokuyu almana, çoğaltmana,


doğduğun kenti bir horoz sesinde bu adaya taşımana:


bir şeyler olur belki, belki bir şiir başlayabilir o zaman.” diye yazar.




Carl Sandburg için “Şiir, karada yaşayan deniz hayvanının havada uçmayı isteyerek yaptığı gezidir. Şiir bilinmeyen ve bilinemez engellere ateş etmek için heceler için yapılan bir araştırmadır.” “Şiir, gökkuşaklarının nasıl oluştuğunu ve neden uzaklaştıklarını anlatan bir hayali yazıdır.” “ Şiir, bir gölgeyi dansa kaldıran bir yankıdır.”




“… duygular, düşünceler sözcükleri değil; sözcükler, duygularımı düşüncelerimi yönetiyor. Ressam Degas’ın çok güzel duygularım var, ama şiirde başarıya eremiyorum. Neden? diye sorması üzerine Mallarmé dostum demiş, şiir sözcüklerle yazılır. Herkesin duyguları düşünceleri var, yetseydi herkes şair olurdu, içinden geldiği için mimar ya da mühendis olmaya kalkanı görmüyoruz. Demek sanatların en kolayı şiir ki, duygulara düşüncelere dayanarak şair olunabileceğine inanılıyor.”der Melih Cevdet Anday.




Leonard Cohen’a göre, “Şiir hayatın kanıtıdır. Eğer hayatı iyi tüketiyorsanız şiir yalnızca küldür.”




Edgar Allen Poe için “Şiir, sözcüklerdeki güzelliğin ritmik yaratımıdır.”




“Şiirler, içlerindeki gerçek kara kurbağalar ile hayali bahçelerdir.” diyor Marianne Moore.




Orhan Veli, “Kolayca okunabilen bir şiirin kolayca yazıldığını mı sanıyorsunuz.” diyor.




John Berger’e göre, “Şiir, yitirilmiş bir şeyi bize geri veremez, ama yitirilen şeyle aramızda oluşan ayrılığı kesinlikle karşı çıkar. Buna da hayatımızdan koparılan şeyleri sürekli olarak bir araya getirmekle yapar.” “Gerçeğin zamanı, yaşadığımız an’dır. Giderek de bu gerçeği kavrayan düzyazı değil, şiir olacaktır. Düzyazı şiirden daha çok işi zamana bırakır: Şiir ise kanayan yaraya seslenir.”




“Bütün şairler gibi, imi zaman bir düşünceden kimi zaman bir duygulanmadan bir kırgınlıktan bir öfkeden yola çıkarım şiirin başlarında. Bazen de düşündüğüm kurduğum, tasarladığım şiirin bütününe egemen olur. Kimi şiirlerimi aylarca çalışarak bitiririm, kimini de bir oturuşta. Biçimciliğe karşıyım, ama biçime çok önem veririm. Ayakkabı gibi ne bol gelmeli biçim ne de dar. Tam oturmalı muhtevasına.” diyor Arif Damar.




“…şiir yaşamla özdeştir. Yaşamın kendisidir. Şiirin uyumuyla devingenliği, canlının yüreğinin çarpmasındaki uyumlu devingenliğin yansımasıdır. Soyut içerikli bir dize bile, söylediğim gibi, uyumu ve devingenliğiyle bize yaşamı sevdirir.” diyor Sabahattin Kudret Aksal




René Char’a göre, “Bir şair izler bırakmalıdır, kanıt değil” “Şiirin orta yerinde bir dediği öbürünü tutmaz biri vardır seni bekleyen, işte o senin efendindir. Onunla dürüstçe savaş.” “Sözcükleri boş yere harcamayacak kadar seviyorum.”




“Şiir kendi en üst düşüncelerinin ifadesiyle sarsmalı ve hemen hemen bir anı gibi görünmelidir.” diyor John Keats.


Ben de şiirin tanımını, “Şiir” adlı şiirimde dile getirmeye çalıştım.






ŞİİR


Şiir görünür sözcükleriyle


gece gibi örtmeli ayrıntıyı


ay gibi ortaya çıkarmalı


derindeki amforaları.


Ustura gözlü bir kaplan


harlı bir çığlıktır şiir


görünmez bir yangınla yazılan.


Oyunun sessiz örümcekleri, harfler


suyun gezgin balıkları gibi


şiirin oynak, şen sürgünleri.


Bir tek bulut sözcüğünde


özgür sanır her harf kendini


karanlık bir korosu vardır şiirin


küçük hayvanlar çayırından


denizin sedefli göğsünden


yeraltının girilmeyen evlerinden.


Şiir çalar ince telli ezgisini


çöl rüzgârının.


Şiirin testeresi ağaçkakan gibi


yavaş, bağırtısız ve ritmik.


Baştan çıkardığını anlamadan


beyaza düşüp yanmak


kelebek etkisinde olmalı.




Şiir yazılmıştır


sözlükte boynu bükük duran harfler


kitap kurdunu yiyebilirler artık.



Dilek Değerli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder