Gece Kelebeği Mezarlığı


Özlem, kokuya
deniz, göle dönüşür,
gece kelebekleri mezarlığı yatar
güneşin arka bahçesinde.
Onca akrep akın ederken
bulut çağlayan kalbine,
cesetler akar kan revan
gözbebeklerinin bıçağından.
Kabuklarını sıyırmadan önce
suskun rüzgârın kollarında
giyinir ay ışığı kefenini.
Bir ateş yakar yapraklarından
ziftli yaranın kanını içer gibi
içer gecenin özsuyunu
onu öldüreceğini bile bile
içer azgın geceyi.

İpleri kesik artık uçurtmaların
insan yiyen otlar çıkar
göldeki sandalından.
Ruhu rüzgârın ıslığında bir ney
kalbi ise soluk bir kan-taşı olur.
Balıklar uyanır kırmızıyla
çanların yorulduğu
dağdaki mezarında.
Ağaçlar bir çingene ateşi yakar
ruhunun lacivert şarkısında.
Boğanın sırtındaki Kızılderili
özlem ateşini içe içe
geçer kırmızının yangınından.

Dilek Değerli
(Gece Kelebeği'nden)